ALİ YILDIRIM AĞABEYİMİZDİR, AĞABEYİMİZ OLARAK DA KALACAK

Münir Bağrıaçık / DieGazete.de

Berlinli Gazeteciler, yılın ilk toplantısında yine Türk-Alman İşverenler Birliği TDU’da buluştu ve Avrupa Türk Gazeteciler Birliği’nin mevcut yöneticileri tarafından Berlin Temsilciliği görevinden alınan Ali Yıldırım’a sahip çıktı. Toplantıya yeni üye adayı Akrep Dergisi ve Tiyatro Gazetesi’nden Özdemir Adıgüzel, tiyatrocu ve yazar Cansu Laçiner, Sinema ve televizyon çalışanı Ulaş İnanç ve tiyatro ve dizi oyuncusu yazar Deniz Alan-İnanç da katılıp imzaladıkları derneğe üyelik başvurusu formlarını Ali Yıldırım’a teslim etti.

Berlinli gazetecilerin çoğunu Avrupa Türk Gazeteciler Birliği çatısı altında toplayan ve gazetecilerin örgütlenmesine baştan beri büyük destek verip kurucu üyeler arasında yer alan Ali Yıldırım, yeni senenin ilk toplantısının da açılış konuşmasını yaptı. Ardından üyelik başvurusu yapanlar kendini tanıttı. Tiyatro Gazetesi yazarı ve Almanya Temsilcisi Yalçın Baykul, yeni üye adaylarının Tiyatro Gazetesi’nin yeni çalışmalarında nasıl bir görev üstleneceklerini anlattı. Baykul, “Berlin’de bir atılım içindeyiz. Arkadaşlarımız, kültür, sanat ve tiyatro ilişkisi hakkında yazılar yazacak. Ayrıca 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ‘Kadın darbesi’ oyununu sergileyeceğiz” dedi.

Toplantının ana gündem maddesinde ise, yönetimin ani bir kararla kurucu üye Ali Yıldırım’ı görevden alıp yerine bir başka üyeyi ataması konusu ele alındı. Ali Yıldırım, toplantıya katılanlara süreci kısaca özetledikten sonra üyeler söz aldı. Toplantıya katılan Berlinli Gazetecilerin tamamının Ali Yıldırım’a destek verdikleri gözlemlenirken, bazı üyeler mevcut merkez yöneticilerinin genel kurula iki ay kala aldıkları bu zamansız karara karşı Ali Yıldırım’ın halen cevap vermemiş olmasını eleştirdi.

Özlem Coşkun; “Kendi adıma yaşananları kabul etmiyorum. Küçük bir grup değiliz. Yönetimin böyle bir karar alması etik değil. Demokratik ortamda yeni temsilciyi biz belirlemek isterdik. Seçme durumu olmalı. Bugüne kadar hep beraber kararlar aldık. Birlikte hareket ettik. Burada yeni bir şeyler oluşuyordu. Cevap yaz artık, Ali Abi. Eğer devam edeceksek bilelim. Etmeyeceksek biz seninleyiz ve yeni bir oluşum başlatalım. Ola ki sonuç alınamadı nasıl bir politika izleyeceğiz.

Hüsnü Özkanlı: “Başkent Berlin’de bir çok derneğin kuruluşunda bulundum. Türk Cemaati, Berlin Türk Alman İşadamları Birliği TDU gibi önemli derneklerde başkanlık yaptım. Hayatımda hiç bir derneğin böyle çalıştığını görmedim. Her şeyden önce anti demokratik bir tüzük var. Ayrıca temsilcilik şeklinde bir uygulama da görmedim. Burası banka mı? Orada garip bir yönetim var. Frankfurt’tan ümitli değilim. Ayrıca 2-3 Euro aidatla da bir yere varılmaz ve dernek işleri sürdürülebilir olamaz. Mart ayındaki genel kurulda durum yeniden gözden geçirilmeli. Bu arada dernek içi WhatApp yazışmalarında yönetime soru soran, açıklama isteyen arkadaşlarımıza hakaret ediliyor. Bunu kabullenmek mümkün değil!”

Sefa Doğanay: “Her şeyden önce Ali Ağabeyimizle yönetim arasındaki sorun nedir? Ne istediler de sen neyi veremedin? Neler oldu? Neden cevap yazmadın? Suçlanan sensin. Zan altında kalan biziz. ATGB’nin ve Ali Yıldırım’ın zarar görmesi beni üzüyor. Eğer bizim buradaki örgütlenmemizde ve toplantılarda bir hata yapılmışsa, biz de bu hataya ortağız. Üye kazanalım, faaliyet ve çalışmaları artıralım, tüzüğü değiştirelim, dernek yararına işler yapalım dedik. Berlin’de bölünmüşlük havası ve ikilik gibi bir durum oluşmasını istemiyoruz. Kabul ederiz, etmeyiz, Başkan Işın Toymaz’ın da, tasdik ettiği gibi tüzükte temsilcilik yok. Ancak atanan arkadaşımızı yok saymayalım. ATGB daha fazla yara almasın ve zarar görmesin. Bu arada Ali Yıldırım YK’ya aday mı? Başka aday da var mı, bilmek istiyorum.”

Ozan Şiar Ağdaşan “Ali Yıldırım’ın görevden alınma gerekçesi tam anlaşılmadı. Ben derim ki bir yol belirlemeliyiz. Ya genel kurula ağırlık konulmalı. Ya da şak diye yeni bir oluşum başlatılmalı. Senden açıklama beklendi. Bence de cevap vermeliydin.”

Ali Sönmez: “Görülen o ki işleyişte herkes bir birinin ayağını kaydırayım düşüncesinde. Atama ile ilgili iki hata var. Böyle bir tasarruf için Berlin’den görüş alınabilirdi. Diğer yandan Sadık Karslı atanırken bizlere bilgi verebilirdi. Bunların hiçbiri olmadı. Diğer yandan yaşananlara müdahale etmede, ya da açıklama yapmakta geciktiği için Ali Yıldırım’a tepkim oldu. Kendisine bir diğer tepkim de Cem Evi’nde çektiği görüntüleri bana vermemesinden dolayıdır. Ayrıca ATGB Berlin içinde bugün görev teslimi diye bir organizasyon olabilirdi.”

Safia Yazanoğlu: “Neden bunca zaman suskun kaldın? Grubun atmosferi bozulmasın düşüncesiyle mi müdahalede etmedin? Bilmek istiyoruz.”

Mümtaz Ergün: “Yaşananlar etik değildi. Senin bizleri bir araya getiren çalışmalarını da biliyoruz. Baştan beri dernek için mücadele verdin. Ama suçlamalar da karışık ve anlaşılmaz bir durum değildi. Cevap verilmeliydin!”

Ahmet Tunga: “Biz yola çıkarken, ‘Temsilci benim!’ yerine sen bize hep ‘Hepiniz başkansınız. Hepiniz genel sekretersiniz, hepiniz saymansınız!’ diye çok demokratik bir anlayışla yaklaştın. Ancak meydanı boş bırakan tavrını eleştiriyorum.”

Mustafa Ekşi: “Ali Yıldırım cevap vermemekle doğru olanı yapmıştır! Dengeli, marjinal uçlara gitmeden tavır alınmalı. Elbette her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Frankfurt, Berlin’e çok uzak ve merkezin buraya alınmasına set çekmek olmaz. Görülen o ki yasalara uygun bir alt yapı yok. Gerçek gazetecilik yapan insanlar olarak herkes peşinden gelecektir. Derneğe üye olunur. Ama neden üye olduğunu bilerek çalışmasını yapmak gerekir.”

Hüseyin İşlek: “Ali Yıldırm’a yapılanlar kabul edilemez! Hepimizi bir araya getiren kendisidir. Berlinli üyeler olarak kendisinin haklarını savunmakta fayda var diyorum.”

Münir Bağrıaçık: “Yaşananlar hiçbir şekilde hoş değil. Yönetim tasarrufu deyip geçemeyiz. Her şeyden önce sorun temsilcilik ya da kişiler değil! Sorun etik, ilke ve demokrasi sorunu. İzlenen yöntem. İki kez yazdım. Sordum. Somut hiçbir cevap alamadığım gibi bazılarının yazdıkları, hakaret düzeyinde. Ama yine soruyorum: 240 üyeden ‘yaklaşık 50’ üyeye nasıl gelindi? Kimler, neden ve ne zaman üyelikten bazılarının tabiri ile ‘atıldı’? Bu arada içimizde bazı kişilerin de üyelikten çıkarıldığı gelen haberler arasında. Nasıl bir ‘temizlik’ yapılıyor soruma net yanıt alamadım. Ben Ali Yıldırım’a tam destek vermekle birlikte, yine de uhulet ve suhulutle hareket edip, Mart ayındaki genel kurulu beklemeli derim. ATGB’nin yeni bir yönetime, sağlıklı, günün şartlarına uygun ve demokratik bir yapıya ihtiyacı var! Bugünkü yönetimin yaptığı gibi, keyfi uygulamalara izin vermeyecek yeni bir tüzük de bir an önce yapılmalı. Bu konuda zaten Ali Abi’nin biz Berlinli gazeteciler adına hazırladığı 23 maddeden oluşan 4 sayfalık bir tüzük değişikliği çalışması var ve bu önerge geçen sene Mayıs ayında tüm üyelere gönderildi.”

Kendisine merkez yönetim kurulunun gereksiz kararına karşı neden hemen cevap vermediği, ya da sessiz kaldığı eleştirileri yapılmasına rağmen toplantıya katılan tüm Berlinli üyelerin tam destek verdiği Ali Yıldırım da süreci şöyle aktardı: “2002 senesinde 88 medya emekçisinin desteği ile yola çıkıldı. Diğer yandan 20 sene içinde üye sayımızın 240’lara yükseldiğini defalarca duyduk. Ama bugün üye sayımız ile ilgili sorduğumuz sorulara tam olarak cevap alamıyoruz! Derneğe üye kaydetmek ve bilhassa üyelikten çıkarmak, ancak geçerli olan tüzük şartları yerine getirilmiş ise bir Yönetim Kurulu kararı çerçevesinde gerçekleşir ve bu karar toplantı tutanağına, bir de derneğin karar defterine yazılır! Ayrıca bu durum söz konusu kişiye de yazılı olarak bildirilir, şu tarihte üyeliğe alındınız, veya şu tarihte şu nedenlerden dolayı üyelikten çıkarıldınız diye! Kimler üyelikten çıkarıldılar, belli değil, bilmiyoruz, çıkarıldığını tahmin ettiğimiz üyeler de bilmiyor, yeni üyelik müracaatı yapan kişiler de üye olarak derneğe kabul edildiler mi bilinmiyor. Biz Berlin’de, 24 Ocak 2019 günü Uğur Mumcu’yu anma etkinliği öncesi Tiyatrom’da gerçekleştirdiğimiz bir toplantıda Berlinli Gazetecilerin yeni bir yapılanmasını faaliyete geçirmek üzere karar almıştık. Dokuz medya emekçisi ile beraber yola çıktık o gün. Üç sene sonra bugün WhatsApp Grubumuzda kayıtlı Berlinli Gazetecilerin sayısı 50’den fazla! Bugün aramızda bulunan beş arkadaşımız daha üye başvuru formunu bana teslim etti! Derneğe yeni üye kaydetme konusunda karar verme yetkisi bildiğiniz gibi tüzüğümüze göre Yönetim Kurulumuzda, ben bu formları da sadece yetkililere ileteceğim.” dedi.

Ali Yıldırım, mevcut Yönetim Kurulu ile son dönemlerde aralarında meydana gelen sorunlar ile ilgili görüşlerini de şöyle özetledi: “Her dernekte üyeler ve yöneticiler arasında sorunlar yaşanabilir. Önemli olan sorunları, anlaşmazlıkları konuşarak çözmektir. 26 Mart’ta tüzüğümüze uygun olarak yapılmasını sağlamaya çalışacağımız Genel Kurulumuzda sorunların ortadan kalkacağına inanıyorum. Bazıları tarafından sorun olarak adlandırılan görüş ayrlıklarının da dernek içi mekanizmaların çalışmaları neticesinde zaten ortadan kalktığını düşünüyorum. Biliyorsunuz bizim çalışmalarımıza zaten basın mensubu arkadaşlarımız katılıyor ve henüz üye olmamış arkadaşlarımızı da derneğimize üye olmaları konusunda ikna etmeye çalışıyoruz başından beri. Dolayısı ile derneğimizin iç meseleleriyle ilgili bilgileri basına servis etmek söz konusu değil. Çalışmalarımızın çeşitli dergi veya haber portallarında hem de değişik bakış açılarından haber olarak yer alması, hele bunlar 40 yıldır faal olarak çalışan tecrübeli bir gazeteci üyemiz tarafından yazılmış ise, bizi çok memnun ediyor.

Yeni yılın sürpriz gelişmesine de kısaca değinmek istiyorum: Temsilcilik kavramının tüzüğümüzde tanımlanmamış olduğunu ‘özel müfettiş’ olarak atanmış bir üye arkadaşımız ile beraber tüzüğü incelerken tesadüfen saptamıştık. Tüm ‘temsilciliklerin’ genel kurula kadar tamamen iptal etmesi belki daha uygun olurdu. Zira genel kurula benim 2021 senesi Mayıs ayında sunduğum tüzük değişikliği önergem çoğunluk tarafından kabul edilirse, ‘temsilcilik’ kavramı ilk defa tüzüğümüzde yer alacak. Ondan sonra da tüzüğe uygun olarak temsilciler seçilirdi, kimse de itiraz edemezdi!”

Derneklerde üyeler, bazen yöneticilere soru da sorar. Tüzüğe uygun ve saydam çalışmalar yapan derneklerde üyeler tarafında sorulan sorular genelde sorun olmaz. Yönetim, soruları cevaplar. Tüzükte tanımlanmış belli bir süre üyelerine hizmet etmek için yönetim kuruluna seçilmiş olan bazı üyelerin keyfi davranma alışkanlığı edinmiş olmalarını ve bunu da yönetim yöntemi olarak uygulamalarını ben her dernekte yanlış bulurum. Tüzüğe uygun olmadan verilmiş kararlar karşısında sessiz kalmak çok zor. Ama dernek içinde huzur bozulmasın diye şimdilik yazmadım düşüncelerimi. Madem Berlinli arkadaşlarım da bu konuda ısrar ediyor ve beni eleştiriyor, somut olmayan suçlamalar ile ilgili görüşlerimi yazacağım genel kurula kadar. Yazacağım, ama inanın bugünlerde hiç vaktim yok. Emekli aylığım ve gazetecilik gelirim yetmediği için yeminli tercüman olarak da çalışıyorum. Son zamanlarda acil olarak yetiştirmem gereken çok zor tercüme işlerini de üstlendim. Gereksiz tartışmaların içine girip dikkatimi dağıtmak da istemedim. Ayrıca Berlin’den Özlem, Yalçın, Mesut ve Münir arkadaşlarımız ile derneğimize 15 sene başkanlık yapmış Frankfurtlu Gürsel Köksal arkadaşımız düşüncelerini açık bir yüreklilikle dile getirdiler. Kendilerine buradan da bir kez daha teşekkür ederim! Az önce söylediklerimin yanı sıra ben, bu yazılanlar ile gereken cevabın verilmiş olduğunu düşündüğüm için de kendi düşüncelerimi yazmakta acele etmedim.

Bundan sonrası ile ilgili de bilgi veren Ali Yıldırım şunları söyledi: “’Berlin modeli’ olarak adlandırdığımız dernek yapılanmamıza öncülük ederken, bana ‘başkan’ olarak hitabeden arkadaşlarımıza ilk günlerden beri çok kereler tekrarladığım ‘hepimiz başkanız’ veya ‘hepimiz saymanız, hepimiz yazmanız’ şeklindeki ifadelerim ile tüm üyelerin eşit statüde olduğunu anlatmaya çalıştım, bunu savundum ve bu yönde bir dernekçilik anlayışı ile hareket ettim. Tarihini her ayın ikinci Pazartesi günü olarak saptadığımız ve üç sene boyunca düzenli bir şekilde gerçekleştirdiğimiz aylık toplantılarımızın günü gelsin diye bekledim ben biraz da, bu sürpriz gelişmelerden sonra. Bugün buradaki coşkulu desteğinizi gördükten sonra, eğer Genel Kurulumuz tüzüğümüze uygun şartlarda yapılırsa 26 Mart’ta hep beraber Frankfurt’a gideriz, gerekli açıklamaları orada da yapar ve süreci tek tek anlatırız. Benim yönetim kuruluna aday olacağım, geçen sene mayıs ayından beri biliniyor zaten. Ama aday olacağımı henüz duymamış olanlar için bir kez daha buradan da açıklayayım: Evet, yönetime adayım! Biz derneğimizin sağlıklı bir yapıya kavuşmasını istiyoruz. Gelin, bu sene tüzüğümüzü değiştirip Genel Merkezimizi Berlin’e taşıyalım! Derneğimize hep beraber sahip çıkalım ve kuruluşumuzun 20. yılını tüm üyelerimiz ile birlikte Avrupa’nın başkenti Berlin’de görkemli bir şekilde kutlayalım!”

Fotoğraflar: Hüseyin İşlek, Mustafa Ekşi ve AYPA.TV

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*